1950’li yıllardan bu yana Türk İnşaat Sektörü’nün önde gelen aktörlerinden olmayı başarmış; bugün de, özellikle İstanbul’da kaliteli konut projelerini başarıyla yürüten bir kurum Albayrak Yapı Grubu. Grup Koordinatörü A. Şafak Kaçar’la birlikte hem armasını hem de son dönemde emlak sektöründeki hareketliliği konuşurken sektörde sıkça telaffuz edilen kavramları değerlendirdik. Kaçar’a göre ‘Kaliteli hayat alanı’ deyince; ‘insanın içinde yaşadığı mekana sağlamlık anlamında güvenmesi, oyun parkındaki çocuğunun emniyette, otoparka bıraktığı aracının güvende olduğunu bilmesi, yeterli şekil alana, her türlü sporu rahatça yapabileceği donanıma ve sosyal çevreye sahip konutunun, şehirle ve şehre olan trafik aksları ile kolay ulaşılır olması’ akla gelmeli.
Son birkaç senede emlak sektöründeki hareketlilik herkesçe malum… Biliyoruz ki Albayrak İnşaat Şirketi’nin tarihi 1950 yılına kadar uzanıyor…
A.Şafak Kaçar: Temelinde 55 yıllık birikimi olan Albayrak Yapı Grubu, bugüne kadar başarıyla gerçekleştirdiği toplu konut projeleriyle; binlerce aileyi ev sahibi yaptı. 770 konutluk Kağıthane Başak Konutları Sitesi, 1.400 konutluk İkitelli Başak Konutları, 580 konutluk İkitelli Başak Konutları, 120 konutluk Albayrak Sitesi, 800 konutluk Huzur Konutları Sitesi, 502 konutluk Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Düzce – Merkez 3. Bölge Kalıcı Deprem Konutları, 250 konutluk Ülker Sitesi, Albayrak Yapı Grubu’nun imzasını taşıyan projelerden yalnızca bir kaçı. Albayrak Yapı Grubu, inşa ettiği toplu konutlarda sadece fi ziksel gereksinimleri değil, sosyal ve psikolojik gereksinimleri de göz önüne alıyor. Gerçekleştirdiği toplu konutları yeşil alan ve sosyal tesislerle donatarak; müstakbel sakinlerinin sosyalleşmesine, kendini yaşadığı yere ait hissetmesine, komşuluk ve arkadaşlık ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunuyor. Çünkü Albayrak Yapı Grubu, toplu konut işini; sadece mesken inşaatı olarak değil, sağlıklı ve kaliteli hayat alanlarının oluşturulması olarak görüyor.
Alt yapısıyla, üst yapısıyla, ulaşım olanaklarıyla kalite topyekün kendini hissettirmeli. Bahsi geçen tüm alanlarda faaliyet gösteren bir firma olarak sizce ‘Kaliteli hayat alanı’ sözünden anlaşılan nedir? Bu uğurda, üreticinin yatırımcıya sağlaması gerekenler neler?
A.Şafak Kaçar: Geçmişteki yoğun göçten ve bunun doğurduğu olumsuz sonuçlardan sıyrılmak adına o dönemde yapılan yatırımlar ve üretilen çözümler, bugünün trendleri ve ihtiyaçları çerçevesinde yetersiz kalıyor. Bugün yaşadığımız ve üretim yaptığımız bu metropol artık karayolu ulaşımı; altyapısı, üstyapısı, donatı alanları yetersiz; tek tip binalardan oluşan konut alanı üretimini reddetmekte. Burada yaşayan insanlar da öyle. Bugünün hızlı dünyasında insanlar gidecekleri yere çabuk varmayı, altyapısı modern ve gelişmiş, donatı alanları yeterli konut alanlarında sorunsuzca yaşamayı talep ediyorlar. Konut tiplerindeki çeşitlilik, 1950’lerden bu yana kentsel dokumuzda kaybettiğimiz ortak mekanların yeniden kent yaşamına, bu konut alanları çerçevesinde eklenmesi, insanları tek tip bir kitle olarak değil de istekleri doğrultusunda ortak bir hayat alanında birleştirmek bahsettiğimiz bu kaliteli hayat alanının en önemli unsurlarıdır. Yine bu alanlarla kent merkezindeki ulaşım sorunlarından, altyapı, üstyapı yetersizliklerinden en az etkilenmek hedefl enmektedir. Bu, konut alanlarına yatırım gözüyle bakanlar için de böyledir, orada yaşamayı seçenler için de…
Modernliğin kriterleri aşağı yukarı dünyanın her yerinde belli. Fakat, hayat biçimleri coğrafyaya göre farklılık gösterebiliyor. Türkiye coğrafyasının modern hayat biçimi, konut ve yerleşim bazında, sizce nasıl olmalı?
A.Şafak Kaçar: Anadolu, coğrafi olarak farklılık gösteren ve bu farklılıklara en güzel çözümleri üretmiş hayat alanlarıyla dolu aslında. Yeniden bir şeyleri keşfetmeye gerek yok. Kentte yaşayan insanlar da aslında uzun yıllar boyunca bu coğrafyalarda süregelen bu mekanların özlemini duyuyorlar bugün. Geçmişe bakarsak; farklı coğrafyalardan tek bir kente göç eden insanlarımız geçmişteki hayat alanlarının aynılarını göç ettikleri kentlerde uygulama ya çalıştılar. Bunun sıkıntıları çok geçmeden ortaya çıktı ve bugün belki de bu sistemsizlik kent olarak özellikle İstanbul’da içinden çıkılmaz bir hal aldı. Bu da artık yönetimleri her açıdan farklı ve ortak çözümler üretmeye zorluyor. Ortak – yarı kamusal – mekanlar, yeşil alanlar, spor alanları, sosyal tesisler artık konut alanlarının olmazsa olmazlarından. Çünkü kentte gelinen nokta bu alanların özlemini gittikçe büyütüyor, ortaya çıkan bu tarz konut alanlarıysa geçmişteki kent dokularımızı örnek alıyor.
Genel olarak, iddialarınıza ve yatırımlarınıza yansıyan, bazı temalar fark ettik; ‘şehir estetiğine katkıda bulunmak’, ‘tarihi doku ile modern hayat tarzını birleştirmek’, ‘ülkemizin sosyal, ekonomik ve coğrafi koşullarına en uygun yapıları üretmek’…
A.Şafak Kaçar: Bunlar aslında günümüzde konut alanlarına yatırım yapan ya da buralarda yaşamayı seçen insanların üreticilerden talep ettikleri şeyler. Ayrıca, geçmişten farklı olarak, bugün ülkemizde gelişen şehircilik, mimarlık ve koruma anlayışı bunun zıddını yapmamıza zaten olanak tanımıyor. Bu anlayış daha da gelişmeli. Bu iki olgu birbirini tamamladığında bugünün çağdaş hayat alanları ortaya çıkıyor zaten. Şehir estetiğine katkıda bulunmaksızın dikilen konutları talep eden kullanıcı var olsa bile buna karşı çıkacak, bunu eleştirecek şehirciler ve mimarlar da var. Bugün geçmişten alınacak derslerle birlikte yapılması gereken de zaten sosyal, ekonomik ve coğrafi koşullara en uygun yapıları üretmek. Artık aksi takdirde kullanıcı, yatırımcı, yönetici, konusunda uzman şehirci ve mimarlar karşınıza çıkmakta. Yakın çevresinde kentsel dönüşüme öncülük edecek projeler sosyal sorumluluk ve cesaret ister. Kemerpark projemiz buna en iyi örnektir. Esenler Belediyesi plan bazında bu çalışmayı başlatmıştır. Albayrak Mavişehir projesi de çevresel iyileştirme ve şehir mimarisiyle bütünleşmeye iyi bir örnektir.
Şehir altyapıları, ulaşım sistemleri, okul – hastane gibi kamu binaları da üreten Albayrak İnşaat’ın ‘sosyal sorumluluk’ bilincinden biraz bahseder misiniz?
A.Şafak Kaçar: 1950’lerden bu yana dönemin trendlerine uygun inşaatlar yapan, dönemlerin ulaşım sistemlerine yönelik çözümler üreten bir şirketseniz, kamu size bu sorunları çözümlemek üzere bazı öncelikler ve fırsatlar verdiyse; siz de bugün o hayat alanlarında yaşayan insanlara ve kamuya bir borç olarak sosyal sorumluluk bilinciyle bu binaları yapmalısınız. Bunu yapmak, ülkenin kentsel gelişimine doğrudan katkıda bulunan bir şirket için şarttır.
Ülkemizde, artık ‘bina’ denince ilk akla gelen kelime ‘deprem’ oluyor. Sizin bu konudaki öncelikleriniz ve çalışma prensipleriniz neler?
A.Şafak Kaçar: Deprem ülkemizin inkar edilemez gerçeğidir – özellikle yaşadığımız bu kentte – Bu gerçek kabus gibi karşımızda duruyor. Yüksek katlı binaların yapımında dikkat edilmesi gereken noktalar daha da artıyor. Albayrak, İstanbul’da ürettiği bütün projelerinde zemin etüdünden başlayarak tüm statik hesaplarını günümüz mühendislik tekniklerine uygun olarak hazırlamış kurumsal onaylarını almış ve deprem güvenliği en yüksek bina türü olan tünel kalıp sistemini kullanarak binalarını üretmiştir. Zemin iyileştirmesi gereken noktalarda fore kazıklı temeller kullanmıştır. Yasalar ve yönetmelikler gereği, iş yaptığımız kurumların mühendislik departmanlarından ve üniversitelerin ilgili bölümlerinden onay alıyoruz. Kısaca binalarımız, önce Albayrak mühendislerinin, daha sonra kurumun ve en sonunda bağımsız fi rmaların denetimlerinde en üst düzey kalite ile üretiliyor.
Ar-Ge ve teknoloji geliştirme faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
A.Şafak Kaçar: 55 yıldır her dönemde izi olan bir şirketseniz; bu trendleri yakalamak, günceli takip etmek, yeniliklere yetişmek ve teknolojiye hakim olmak durumundasınız. Albayrak, Teknik Ofi si, Satın Alma Departmanı ve Proje Müdürleriyle günümüz teknolojisini günü gününe takip etmekte ve en gelişmiş mühendislik hesap programlarını, kaynak planlaması yöntemini kullanarak merkez kontrolünde yerinden yönetim anlayışıyla çalışmaktadır. Bunun tersi olduğunda geri kalır ve “moderni” yakalayamazsınız. Dolayısıyla bu bağlamda Albayrak’ın yeni jenerasyon patronları ve yöneticileri kendi iş kollarında gerekli AR-GE çalışmalarını hakkıyla yürütmektedir.
Halen yürüttüğünüz ve yakında gerçekleştirmeyi umduğunuz projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
A.Şafak Kaçar: Albayrak Yapı Gurubu, İstanbul Halkalı’da 868 konutluk Güneş Park projesini hasılat paylaşımı yöntemiyle ve TOKİ işbirliğiyle yaşama geçirmekte. Yine İstanbul Esenler’de 598 konutluk Kemer Park projesi 2007 yılı sonunda daire sahiplerine teslim edilecek. İzmir Karşıyaka’da kısa bir süre önce başlatılan Albayrak Mavişehir projesi 536 konuttan oluşmakta ve Emlak Konut GYO işbirliği ile hayata geçirilmekte. Taahhüt bazında yine İstanbul’da Kiptaş’a ait iki şantiyemizde toplu konut üretimimiz devam etmekte. Albayrak İnşaat, aynı zamanda eski bir taahhüt fi rması olarak İş Geliştirme Departmanı ve İhale Departmanıyla bir çok inşaat ihalesini de yakın takibe almış durumda. İş Geliştirme Departmanı aynı zamanda üzerinde arazi geliştirme (Land Development) yapılabilecek arsalar araştırıyor ve Teknik Ofi se bu arsaları değerlendirmesi amacıyla sunuyor. Şu anda üzerinde çalışıldığı için açıklayamayacağım İstanbul’un dört değişik semtinde ve Bodrum’da iki farklı yerleşim bölgesinde geliştirmekte olduğumuz projelerimiz var.