Teknolojik ve ekonomik gelişmenin en önemli unsurlarından biri olarak gösterilen teknokentler, firma için arazi sağlamanın yanında ona her türlü olanağı (kesintisiz elektrik, telekomünikasyon santralleri, resepsiyon ve güvenlik hizmetleri, idare ofisleri, lokantalar, banka şubeleri, toplantı merkezi, otopark, toplu ulaşım araçları, eğlence ve spor tesisleri) sağlıyor. Hizmet masrafları paylaşılacağından, teknokentler kiralık mekânlardan daha avantajlı konumda. Üstelik yurt dışına yaşanan beyin göçünü önlemenin de en etkili yolu teknokentler.
1950’li yıllarda ABD’de kurulan Silikon Vadisi ile or-taya çıkan teknoparklar, dünyada üniversite- sanayi işbirliğini sağlama konusundaki en başarılı model ola-rak gösteriliyor. Günümüzde, birçok sanayileşmiş ülke, teknoparkları teknolojik ve ekonomik gelişmenin en önemli aracı olarak gösterilen teknokentler ABD, İngil-tere, Fransa, Japonya, Çin, Kore, Hindistan, İsrail, Fin-landiya gibi birçok ülkede gözde. Bu ülkelerdeki üretim ve hizmet sektörleri, ürettikleri katma değerin önemli bölümü teknoparklar bünyesinde yürütülen Ar-Ge ça-lışmalarına borçlu. Teknoparklarda ağırlıklı olarak ileri ve yeni teknoloji alanında Ar-Ge çalışmaları yapılarak yeni ürünler ve yeni teknolojiler üretilmesi amaçla-nıyor. Teknoparklar, büyüklüğüne, işlevine, yapısına, bulunduğu ülkeye bağlı olarak farklı isimlerle anılıyor. Bilim parkı, araştırma parkı, endüstri parkı, teknokent, teknopolis kullanılan isimlerden bazıları.
Türkiye’de Turgut Özal’ın teknokentlerin kurulmasında özel bir katkısı olduğu biliniyor. İlk kez DPT tarafın-dan 1989 yılında gündeme getirilen teknokentler için DPT’nin davetiyle Birleşmiş Milletler Kalkınma İçin Bilim ve Teknoloji Fonu (UNFSTD) tarafından görevlendirilen Rustam Lalkaka ve Norman Schiff Türkiye’ye gelmiş ve bazı incelemelerde bulunmuşlardı. Bu çalış-ma doğrultusunda 1990’ların başında İTÜ, ODTÜ, Ege Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi ve TÜBİTAK MAM Araştırma Merkezi’nde 5 teknokent kurulmasına karar verildi.
Peki, teknokentler niçin önemli? ABD, bilgisayar tek-nolojisi alanındaki üstünlüğünü dünyada kurulmuş ilk teknopark olan Silikon Vadisinde geliştirilen ürünler ve teknolojiye borçlu. Fransız sanayisi, oluşturduğu katma değerin yüzde 24’ünü ülkedeki çok sayıda teknopark-tan sadece Sophia Antipolis teknoparkında yapılan Ar-Ge çalışmalarından elde ediliyor. Teknoparklarda üretilen teknoloji doğrudan ihraç edilebiliyor. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’yi dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri yapmanın yolunun, teknoloji üreten ülkeler sınıfına sokmaktan geçtiğini belirterek Teknopark’ların önemine dikkat çekti. Ergun, 2002’de ülkemizde kurulu teknopark sayısı sadece 2 olduğunu vurgulayarak bugün ülkemizde kurulu teknopark sayısı-nın 40’ı geçtiğini ve bunların 26 tanesinde de Ar-Ge faa-liyeti yapılarak teknoloji üretimine başlandığını söyledi.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Teknokent A.Ş. Genel Müdürü Dr. Yük. Mak. Müh. İsmail Kasap, yaptığı açık-lamada, Üniversite-Kamu-Sanayi işbirliğinin giderek arttığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Üniversite-Kamu-Sanayi işbirliği ile teknolojik ürün geliştirilmekte-dir. Teknolojik ürün bir yazılım, sistem, süreç, teknoloji ve ürün olabilir. 10 yıllık ilk dönemde bu amaca ulaşıldığını düşünüyorum. 2023’e kadar sayıları ve büyüklükleri artacak olan Teknoparklar ihracatın yüzde 20’sini oluşturacak teknolojik ürünlerin geliştirilmesine önem-li katkısı olacağını düşünüyorum.”
Türkiye’deki teknokentlerden biri olan Atateknokent, Atatürk Üniversitesi bünyesinde, üniversite-sanayi iş-birliğini sağlamak, Ar-Ge ve bilimsel verilerin pratiğe aktarılmasına öncülük etmek, bölge ve milli ekonomi-ye destek olmak amacıyla faaliyete geçerek Erzurum’u geleceğe taşımaya devam ediyor. Atatürk Üniversitesi Atateknokent Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Orhan Erdoğan şu bilgileri verdi: “Teknokentte, Nanoteknoloji, Biyoteknoloji, Yazılım-Bilişim, İnşaat, Tarım gibi bir-çok alanda devam etmektedir. Firmalarımız tarafından 38 adet Proje üzerinde çalışılmaktadır. Atateknokent bünyesinde 31 firma fiilen çalışmalarına devam etmek-tedir. Firmalarımız tarafından 38 adet Proje üzerinde çalışılmaktadır.” Atatoknokentin 2012 yılı çalışmaları hakkında bilgi veren Erdoğan, bu yıl ki hedeflerini de şöyle açıkladı: “Yeni girişimcilerimize büro tahsis eder-ken ilk 6 ay kira almıyoruz. Ayrıca 6 aydan sonra da yine ikinci altı aylık dilimde kira ve ortak giderlerin masraf-larından yüzde 50’sini alınmayarak yeni kurulan firma-larımıza destek verilmektedir.” Erzurum ve çevresine özellikle tarım ve hayvancılık konusundaki katkılarına da dikkat çeken Erdoğan, Üniversite-Sanayi işbirliğiyle daha yeni, daha kaliteli ve rekabet edebilme kabiliyetleri yüksek ürünlerin geliştirilmesine katkıda bulunacağını söyledi.
Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan, Atateknokent bünyesinde faaliyet gösteren firmalar, yazılım ve Ar-Ge ça-lışmaları sonucu elde ettiği kazançlarından, 31.12.2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden muaf ol-duğunu belirtti. Erdoğan, bu bölgede faaliyet gösteren firmalar çalıştırdıkları Ar-Ge ve Destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri, 31.12.2023 yılına kadar her türlü vergiden muaf olduğunu da vurguladı. Ayrıca, fir-malar ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil askeri komuta