Kitab-ı Bahriye’yi dünya biliyor biz bilmiyoruz!

kultur3

Denizcilik tarihimizi en iyi bilen isimlerden Prof. Dr. İdris Bostan’la Pirî Reis’i konuştuk.

Değerli hocam UNESCO 2013 yılını “Pirî Reis Haritasının 500. Yılı” ilan etti. Pirî Reis’in hayatı ve eserleriyle ilgili bir çok spekülasyon var ve özellikle toplumumuzda Pirî Reis çok az tanınıyor. Siz 500. Yıl münasebetiyle neler söylemek istersiniz?

İdris Bostan: 15. yüzyıl sonlarında Osmanlıların Akdeniz’de egemen olmak amacıyla denizlere açıldığı süreçte pek çok deniz gazisi gibi Pirî Reis de, cihat ve gaza uğruna mücadele başlatanlardan biridir. Endülüs’te kıyama maruz bırakılan Müslümanların kurtarılmasında amcası Kemal Reis’le birlikte büyük rol oynamıştır. Pirî Reis o sıralarda bütün Akdeniz’i dolaşan meraklı bir gençti. Bütün gezdiği, dolaştığı yerleri yakından inceliyordu. Muhtemeldir ki o sefer ve seyahatleri sırasında notlarını da alıyordu. Pirî Reis 1513 tarihli ilk haritasını daha önce topladığı ve ele geçirdiği haritalardan faydalanarak çizmişti. Yaşadığı dönem Coğrafî Keşifler Çağıydı. Bir taraftan İspanyollar, Amerika kıtasına ve Atlas Okyanusu’nun güneylerine gidiyor, Portekizliler de Afrika’yı dolaşarak Hind Denizlerine ulaşıyordu. Bu sebeple aslında Piri Reis çağındaki harita ve denizcilik alanındaki gelişmeleri yakından takip ederek Yeni Dünyanın bir haritasını çizdi. Bu haritaya 15. yüzyılın sonlarında gerçekleştirilen keşifleri anlatan bir harita diyebiliriz. Özellikle kendi haritasını çizerken Kristof Kolomb’un haritasından yararlanmıştır. Pirî Reis haritası zaten bütün dünyayı göstermek amacıyla çizilmemiştir. O dönemden kalma haritalar olmadığı için Pirî Reisin haritasının önemi daha da artmaktadır. Bu haritanın bilim tarihine büyük katkısı olduğunu söyleyebiliriz. Bir de 1528 tarihli bir haritası var ki bu da daha çok Kuzey Amerika’ya yer vermektedir.

Pirî Reis Hakkındaki ithamlar yanlıştır!

Pirî Reis hakkında çizdiği haritaların çalıntı olduğunu veya keşif ve keramet yoluyla çizildiğini iddia edenler var hocam. Bize haritanın kaynaklarından ve nasıl çizildiğinden bahseder misiniz?

İdris Bostan: Türkiye’de zaman zaman Pirî Reis hakkında bir takım ithamlar yer almaktadır. Osmanlıca dahi okuyamayan kişilerin harita üzerinde yaptığı değerlendirmelerin hiçbir ilmî değeri yoktur. Osmanlı ve öncesi dönemlerde tek denizci Pirî Reis değildir. İslam Dünyası’nda Müslümanların haritacılık geleneğinin çok eskiye gittiğini bilhassa Abbasilere kadar dayandığını bilmek durumundayız. Halife Memun zamanında dünyanın haritası çizildi. Pirî Reis’ten yüzyıl önce (1413) Ahmed Tancî’nin Akdeniz ve çevresinin haritasını çizdiğini biliyoruz. El-Hac Ebu’l-Hasan, Ali Macar Reis, Seyyit Nuh gibi Pirî Reis’ten hemen sonra gelen denizcilerin de haritaları vardır. Bu da gösteriyor ki Osmanlılarda yerleşmiş bir haritacılık geleneği mevcuttu. Pirî Reis’in haritayı keşf u keramet ile çizdiğini zannedenler haritayı okusalar hangi kaynakları kullandığını göreceklerdir zaten. Özellikle İskenderiyeli Batlamyus’un “Coğrafya”sını, ona dayanarak sonradan yapılmış Müslümanların çizdiği, Caferiye dediği haritaları kullandığını yazmış. Çin’de ve Hint’de yapılmış yeni haritaların kendisine ulaştığını ve son olarak keşifleri gerçekleştiren Kristo Kolomb gibi ve dört Portekizli’nin daha haritalarını zikretmektedir. Dolayısıyla Pirî Reis’in kaynakları sabittir.

Kitab-ı Bahriye’nin mevcut bilimsel bir yayınının henüz olmadığını biliyoruz. Sizce 2013 yılı hem Pirî Reis’in dünya haritaları hem Kitab-ı Bahriye açısından nasıl değerlendirilmelidir?

İdris Bostan: Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sinin dünyada elli civarında muteber nüshası vardır. Ne yazık ki Türkçe’de bilimsel anlamda yapılmış yayını yoktur. 1935’te ilk defa Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki bir yazma nüsha (Ayasofya 2612) tıpkı basım halinde o günün şartlarında pek de güzel olmayan bir şekilde basılmıştır. Daha sonra aynı nüsha İngilizce ilave edilerek dört cilt halinde basıldı. Fakat onda da çok fazla hata vardır. Yine bizzat Kanuni’ye sunulan en muteber nüsha (TSMK, H. 642) Denizcilik Müsteşarlığı için hazırlandıysa da aceleye geldiği için kullanılamayacak kadar hatalı oldu. Dolayısıyla bu saray nüshasının hiç olmazsa bir tıpkıbasımının bu sene yapılması gerekmektedir.. Çünkü Pirî Reis yeterince kıymeti anlaşılmış biri değil. 500. Yıl sayesinde düzenlenecek sempozyum, sergi, yayımlanacak kitap, broşür, gerçekleştirilecek konferans ve benzeri faaliyetlerle Pirî Reis daha iyi tanınmış olacaktır. Hayatı acıklı bir sonla biten (1553) bu değerli denizciyi hak ettiği şekilde hatırlamak bir sorumluluktur.

Günümüzde kartografi tarihi uzmanlarının hayatını ve eserlerini yakından araştırdığı bu büyük insanın tanınması için umarım 500. yıl bir fırsat olsun. Kültür Bakanlığı ve Denizcilik Bakanlığı bütün bu faaliyetleri Türkiye sathına yaymalıdır.

Benzer konular

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir