Gümrük hattı dışında sayılan serbest bölgeler, DTM tarafından, genellikle ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlarla bağlantılı hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmadığı ya da kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş teşvik imkânlarının tanındığı ve fiziki olarak da ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerler olarak tanımlanmaktadır. Bu yönüyle serbest bölgeler, ülke ekonomisinin gelişmesinde büyük fırsatların oluştuğu yerler olarak görülebilir.
Serbest Bölgeler Kanunu’na göre serbest bölgelerin kurulması ve işletilmesindeki temel amaçlar, ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmektir. Bulundukları ülke ekonomilerine sağladıkları katkıların yanında, esnek ve çağdaş idari yapılarıyla dış ticarete yönelmek isteyen firmalara modern ve gelişmiş bir yatırım ortamı sağlayan serbest bölgeler lojistik merkezler olarak ülkemizde de önemlerini artırmaktadırlar. Başka bir ifadeyle serbest bölgeler, ülkeye yabancı sermaye ve teknolojilerin getirilmesine imkân sağlayarak yerli üreticinin gereksinim duyduğu hammadde ve ara malların kolay bir şekilde ve istenilen miktarda, zaman kaybı olmaksızın temin edilebilmesini sağlayan bölgelerdir. Bu bakımdan teşvik ve avantajlarla düşük maliyetli mal üretimi ve ihracını, Türkiye dışından gelen malların transit olarak diğer ülkelere satımını, yeni istihdam olanakları oluşturulmasını ve Türk ihraç ürünlerinin ihracatını kolaylaştırma ve hızlandırmaya yardımcı olmaktadırlar. Bununla beraber Türkiye’ye gelen yabancı yatırımcıların serbest bölgelerde yaşadığı bazı sıkıntıların yatırımcının ilgisini azalttığı gözleniyor. Uzmanlar, serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalardan birden fazla vergi alınmasının yatırımcıyı kaçırdığı yönünde uyarılarda bulunmaktadırlar.
Ancak yapılan düzenlemelerle serbest bölgelerle ilgili bu sorunun çözümünde ileri bir aşama kaydedildiği belirtilmektedir. Bu bağlamda serbest bölgelerden Türkiye’ye yönelik mal satışına kısıtlama getirilmezken, mallar serbest bölgede süre sınırlaması olmaksızın kalabiliyor. Ayrıca 5946 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlüğe girmesiyle yurt dışından serbest bölgelere getirilen malların değeri üzerinden alınan binde 5’lik ücretin binde 1’e düşürüldü. Bu bölgelerden Türkiye’ye çıkarılan malların değeri üzerinden alınan binde 5’lik ücretin ise binde 9’a yükseltilmesi öngörülmektedir.
Bu açıdan bakıldığında serbest bölgelerin Türkiye ekonomisine sağladığı katkının oldukça önemli düzeyde olduğu görülmektedir. Serbest bölgelerin bugüne kadar Türkiye’ye 500 milyar dolar katkı sağladığı tahmin ediliyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde bulunan 21 serbest bölge, Türk ekonomisindeki ihracat ve ithalat rakamlarına katkı yaparken her yıl bulunduğu illerdeki istihdamı da arttırıyor. Bu bölgeler toplam istihdamın yaklaşık %13’ünü sağlıyor. Ülkemizde temel olarak ihracata dayalı yatırım ve üretimi teşvik etmek amacıyla 1987 yılından bu yana kurulan serbest bölgeler arasında şunları sıralamak mümkün: Akdeniz kıyısında, Mersin, Antalya ve Adana-Yumurtalık Serbest Bölgeleri, Ege Bölgesinde Ege (İzmir), Denizli ve İzmir Menemen Deri Serbest Bölgeleri, Marmara Bölgesinde, İstanbul Atatürk Havalimanı, İstanbul Deri ve Endüstri, İstanbul Trakya, Kocaeli,Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerine göre, 2009’da serbest bölgelerde toplam 17 milyar 756 milyon 882 bin dolar düzeyinde gerçekleşen ticaret hacmi, geçen yıl yüzde 4,59 artışla 18 milyar 572 milyon 206 bin dolara yükseldi. Türkiye’deki 18 serbest bölgede, geçen yıl bir önceki yıla göre, toplam ticaret hacmi yüzde 4,59 artış gösterdi. Serbest bölgeler arasında, 2010 yılı ticaret hacminde en fazla artışı yüzde 149,45 ile Samsun Serbest Bölgesinin kaydettiği belirtilmektedir.
Avantajları sayesinde serbest bölgeler yabancı yatırımcılar için de bir fırsat niteliğinde. Serbest bölgelerde faaliyet gösteren yaklaşık 4000 firmadan 800’e yakınının yabancı olduğu belirtiliyor.
Geçtiğimiz yıldan bugüne, serbest bölgelerin daha da canlandırılması, etkinleşmesi ve yatırımda küresel ölçekli şirketlerin çekim merkezi olması üzerine yapılan çalışmalarda giderek yükselen bir artış gözleniyor. Bununla bağlantılı olarak yabancı sermayeli firmaların ve yatırım yapmak isteyen iş dünyasının önde gelen iş adamları da serbest bölgelerden teşvik alabilmektedir. Uzmanlar tarafından yatırım yapmak isteyen firmalar risk faktörünün düşük, kârlılığın ise yüksek olduğu serbest bölgelere yatırım yapmaları konusunda uyarılıyor. Böylece ülkeye yeni teknolojilerin girmesi hedeflenmektedir. Bu bölgeler ülkede kullanılması düşünülen yeni ticari ve ekonomik politikaların denenebilmesini sağlarken, yaratılan istihdamla birlikte bölgedeki üretim ve ticari faaliyetlerle ülke içindeki diğer faaliyetlere etki ederek dolaylı istihdam imkânı da sağlamaktadır. Ayrıca büyük partiler halinde serbest bölgeye getirilen malların gerektiğinde küçük partiler halinde ülkeye ithal edilmesini sağlayarak, üretim maliyetlerini düşürmesi de serbest bölgeleri çekici kılan bir diğer özellik.
Serbest bölgelerden yararlanma konusunda ülke içindeki vergisel nitelikli mali yüklerden ve bürokrasiden kurtulmak isteyen; ithal girdi kullanarak ürettiği ürünleri dış pazarlara satan; altyapısı hazır modern iş ortamı arayan; emek yoğun sektörlerde faaliyette bulunan; transit ticaret, reeksport ve takas ticareti faaliyetinde bulunan firmaların ve dövizle işlem yapmak isteyen üreticiler, toptancılar, bankalar ve sigortacıların avantajlı konumda olduğu belirtiliyor.