Vitray bir yanıyla ışık, diğer yanıyla resim sanatı… Resimle ışığın, ışıkla resmin, tuvalle camın, boyayla ışığın iç-içe geçip el ele tutuşarak oluşturduğu naif bir görsel şölen… İlk gün ışığı cama değdikten sonra vitrayın bağrında gökkuşağı renklerine dönüşür.
Cam, asırlar boyunca sanatkâr ecdadımızın elinde Anadolu medeniyetleri tezyinatının önemli unsurlarından biri haline gelmiştir. Cam tezyinatı deyince evvelemirde akla vitray sanatı gelir.
Selçuklular döneminde Anadolu’da sanat izzetine kavuşan vitray, ihtişamlı devirlerini Osmanlı Cihan Devleti’ne yaşamıştır. Anadolu’daki camcılık mesleği; bir adım öte sanatı, İstanbul’un fethiyle birlikte kadim şehre taşınmış ve böylelikle cam işçiliği ve vitray en görkemli yıllarını İstanbul’da yaşamıştır.
Vitray bir yanıyla ışık, diğer yanıyla resim sanatı… Resimle ışığın, ışıkla resmin, tuvalle camın, boyayla ışığın iç-içe geçip el ele tutuşarak oluşturduğu naif bir görsel şölen… İlk gün ışığı cama değdikten sonra vitrayın bağrında gökkuşağı renklerine dönüşür.
Vitrayın; camın ve resmin şölenine, bir adım öte göz kamaştıran ahenkli oyununa çoğumuz ilk kez selâtin camilerinde tesadüf etmiştir… Güneş, gökyüzünün tam ortasına ulaştığında Süleymaniye Camii’nin rengârenk vitraylarla iki haftalık hilâl parlaklığıyla süslenen pencerelerinden secde mahalline düşen gökkuşağı kadar saf, bir ustanın kalbi kadar temiz, kelebek kanadı kadar naif gölgeler yere iner.
Vitray her gün yeniden doğar
Vitray şöleni ilk gün ışığı camla selamlaşırken başlar ve günbatımına kadar devam eder… Günün ilk ışıklarıyla birlikte vitray her gün yeniden, yeniden doğar… Işık arttıkça vitrayın feyzden nasibi de çoğalır, ruhlara doğar, gönüllere dokunur, şiire her daim açık kapılar bulunanlara esin kaynağı olur…
Nice şairlere ilham vermiştir gökkuşağının tüm renklerine sahip vitrayla aydınlanan loş mekânlar… Tarihi camiler, mescitler, hanlar, kervansaraylar…
Böyle bir şölenle nurlanan Yahya Kemal, “Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı” diyerek “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirini kaleme almıştır. Böyle bir şölenle aydınlanan derviş odalarında hattatlar kamış kalemlerinden lahuti zikir sesleri almıştır.
Vitrayda genellikle geometrik desenler tercih edilir
Vitray uygulamalarında çoğunlukla geometrik desenler kullanılmakla birlikte stilize çiçekler, lale, gül, karanfil ve çiçek buketleri de tercih edile gelmiştir. Cam üzerine bazen kalemişi tekniğiyle tezhip, halkâr, sazyolu motifleri uygulanırken kimi zaman da minyatür çalışmalarına tesadüf edilir. Cami ve medreselerdeki vitray uygulamalarında ise sıklıkla celi sülüs ve kufi nevilerinin istiflerinden istifade edilir.
Mahir vitray ustaları asırlar boyunca birbirinden âlâ geometrik desenler halinde kestikleri camların üzerinde fırçalarını sanatlarına ve kökboyalarına yoldaş ve sırdaş ederek nice abidevi eserlere gökkuşağından renk ve ahenk taşımıştır.
Ahilik ve fütüvvet kültürü içerisinde usta-çırak silsilesiyle günümüze kadar ulaşan vitray sanatı son temsilcilerinin elinde mevcudiyetini sürdürüyor.
Bundan sadece birkaç asır önce sadece büyük mimari yapılarda, cami, medrese, türbe ve saraylarda arz-ı endam eden vitray sanatı şimdiki zamanda iç mimariunsuru olarak sivil yapılarda sıkça karşımıza çıkıyor…
Vitrayın engin dünyasına daha derinlemesine nüfuz edebilmek için şair, yazar ve usta fotoğrafçı Avukat Sait Akdağ ile Vitray sanatı üzerine hasbıhal ettik.
Vitray camın hayatı saran renklerde raksedişidir
Vitrayda, camda estetik güzelliklerde ne arıyorsunuz?
Her güzel sanat, insanı hayata bağlayan ve hayatı mayalandırarak yüce bir şahsenemliğe siparişleyen devinimlerdir. Hayat dinamiktir, sanat da dinamiktir. Durağanmış gibi konumlanmışlığında devasa ritim vardır. Vitray da güzel sanattır. Camın hayatı saran renklerde raksedişidir. Dinamizmdir. Şeffaf büyünün cana can katan hayat damarıdır. Ruhu kıvamlaması, teni sıvazlamasıdır. Bütün bunlarda ise aranan,
bulunan ve tamamlanan; yaratılış gayesine yol alıştır. Yaratan güzeldir, ezeldir. Ve güzeli sever. Biz faniler ise günlük hengâmelerde ebedî güzel ve özeli unutma noktasında, vitrayda açıveren bir menekşeyle O’nu hatırlatmaktır. Her güzel sanatın amacı ve gerçeğe uygunluğu, ebedî güzel olan Yaradan’ın hatırlanması ve ruhun kıvamlanmasıdır. Sanat insanda güzel duygular uyandırmıyor ve iç dünyasında huzura kapı aralamıyorsa doğasına aykırı davranıyordur. Ben vitrayda; günlük hayatın kargaşasından huzura, oradan da huzurun gerçek sahibine ulaşma çabasındayım.
Vitray ışıkla resmin el-ele verdiği görsel şölendir
Vitray sanatı hakkında genel bilgi verir misiniz?
Vitray sanatı; cam süsleme sanatı ve ışıkla resmin elele verdiği görsel şölendir. Gün ışığı veya herhangi bir ışığın huzmelerine ve tonlarına göre görünüm kazanan ışıklı resim sanatıdır.
Vitray hangi yönüyle resimden farklılaşır?
Diğer resim sanatlarından ayrılan yönü ışığın değişimiyle değişik özellikler ve görüntü kazanmasıdır.
Vitrayın geçmişine dair neler aktarabilirsiniz?
Köklü bir geçmişe sahip olan vitray; tarihte antik döneme kadar uzanıyor. Günümüze kadar değişik alanlarda yaygınlık kazanmıştır. Dini yapıların aydınlatılmasında ve pencerelerinde mistik bir hava oluşturmasında kullanılan vitray, pencereler dışında farklı alanlarda da kullanılmaya başlanmıştır. Yüzyıllarca dış mimarinin ve ana yapının bir parçası olarak görülen vitray, günümüzde iç mimaride ve dekorasyonda çokça kullanım alanı bulmuştur. Camın ve dekorasyonun olduğu her yerde vitrayın varlığından söz etmek mümkündür.
Biraz da vitray uygulamasına değinir misiniz?
Vitray; yapılışı olarak farklı büyüklük ve biçimlerdeki ve değişik renklerdeki camların değişik birleştirici unsurlarla bir araya getirilmesiyle kompozisyon oluşturarak yapılabileceği gibi cam üzerine konturla oluşturulacak desenlerin içinin boyanmasıyla da yapılabilir. Günümüzde sanatçıya göre değişen uygulama teknikleri olmasına rağmen anahatlarıyla beş şekilde uygulanmaktadır.
Bunlar; boyalı vitray, mozaik vitray, macunlu vitray, kurşunlu vitray, tiffani vitraydır.
Malzemeleriniz nelerdir? Kısaca boyalı vitrayın yapımını anlatır mısınız?
Boyalı vitrayın yapımı için kumlanmış cam, kontur malzemesi, cam boyası ve değişik büyüklüklerde fırçalar gerekiyor. Eskiz çizim ve renklendirilmesinden sonra eskiz camın altına yerleştirilir ve kontur ile sınırları çizilir. Daha sonra seçilen renkler fırçalarla boyanarak vitray renklendirilir. Kullanılan eskizin yoğunluğu ve karmaşıklığı vitraya derinlik ve görsellik katar.
Vitray hayatlaşan sanattır
Vitray nasıl bir ihtiyaca binaen doğmuş/keşfedilmiştir?
Cam ışıklandırmanın sağlıklı olması nedeniyle mecburiyetten doğmasına rağmen, vitray, sanat ve estetikten kaynaklanan duygularla insan hayatında yer almıştır. Yani estetik kaygı, sanat saygının uzantısıdır diyebiliriz vitrayın doğuşuna neden olarak. Vitray, camın insan hayatına girmesinin sonrasında şekillenen ve hayatlaşan sanattır. Cam, taş devrinde kullanılmaya başlamıştır. O zamanki camlar, volkanik olaylar sonucu meydana gelen doğal (tabii) camlardır. İnsan yapımı cam, üfleme aletinin icadıyla Mısır’da kullanılmaya başlamıştır. Bu teknik daha sonra Finike, Yunanistan ve Romalılar tarafından kullanılmıştır. Ülkelerin fethedilmesi ve coğrafyanın el değiştirmesiyle vitray VII. yüzyılda Araplar, daha sonra da Türkler tarafından kullanılarak sanat değeri yüksek örnekler ortaya konulmuştur. Hıristiyanlık dünyasında sadece dini yapılarda (Kilise, katedral vb.) kullanılan vitray; Türklerde dini yapıların dışında, türbe, saray, köşk, kasr, kütüphane ve evlerde de kullanılmıştır.
Ne zamandır eliniz cama değiyor?
1998 yılından beri elim cama dokunuyor, dolayısıyla vitrayla hemhalim. O yıllarda yeni aldığım bir ofisin dekorasyonunda kullanılmak üzere öğrendiğim ve ofisin iç camlarının ve ışıklandırılmasının tamamında kullandığım vitrayı daha sonra farklı alanlarda yapmaya ve uygulamaya başladım. El ustalığına, dikkate, sabra ve zamana ihtiyaç duyan zarif bir sanat vitray. Dünyanın en zarif malzemesi olan camla saatlerce halleşiyor ve üzerine zevkinize göre eskizler çizerek ona renk veriyor, ışıkla buluşmasına aracılık ediyorsunuz.
“Her biri birer şaheser olan bu vitraylar yüzyıllara meydan okuyarak hâlâ nefasetlerini sürdürmektedir. Fani olan ve bu anlayışın hâkim olduğu yaşam tarzına göre; insanların evleri ahşap ve kerpiçten yapılmıştır”
Vitray ışıkla resmi ebedileştirir
Vitray resim sanatına nasıl bir ilave katma değer sunmuştur?
Ressam eserini meydana getirirken ışıktan sonuna kadar faydalanır ve etkilenir. Dünya ve ülkemizin şaheserleri hatırlandığında, ışığın yansımaları tablolara ölümsüzlük katar ve değerlerini taçlandırır. Ama bu eserlerin korunması ve muhafazasında ışığa maruz kalmasında çok dikkat edilmesi gerekir. Ve orijinal tablolar sergilenmez, tıpkı yapımları insanların ziyaretine sunulur. Resme son fırça darbesi vurulduktan sonra, ışıkla darbeleşme ve harpleşme başlar. Vitrayda ise tam tersidir. Vitray eseri meydan geldikten sonra ışıkla kardeşliği ve cümbüşü başlamıştır. Bu noktada vitray ışıkla resmi ebedileştirir. Vitray ışıkla yıkandıkça, gönül atmosferinde ve sanatseverle insan ufkunda havai fişekler çağrıştırır. Resim ışıktan olumsuz etkilenirken vitray, resimle ışığı kaynaştıran ve barıştıran sanattır. Vitray resme çok boyut getiren ve onu günışında ölümsüzleştiren bir sanattır.
Önceleri daha çok dini mimaride kullanılırken günümüzde sivil mimari örneklerinde sıkça karşımıza çıkıyor? Sizce vitray sanatı nereye gidiyor?
Selçuklu ve Osmanlı’da ecdadımız kalıcı binaları taştan yapmışlardır. Bu binalar, devlet-ebed-müddeti temsil eden sultana ait saraylar ve devlette önemli kişilerin işlerinde de kullandıkları konakları ve yalılarıdır. Asıl kalıcı binalar ise camiler, kervansaraylar ve türbelerdir. Bu kalıcı eserler hem mimarisiyle hem de detaylarıyla “şaheser” olma özelliklerini hâlâ devam ettirmektedirler. Mezkûr mimari yapıların ışıklandırılmalarında ve dekorunda vitra kullanılmıştır. Her biri birer şaheser olan bu vitraylar yüzyıllara meydan okuyarak hâlâ nefasetlerini sürdürmektedir. Fani olan ve bu anlayışın hâkim olduğu yaşam tarzına göre; insanların evleri ahşap ve kerpiçten yapılmıştır.
Günümüzde ise kültürümüzün “bâkî” ve “fani” anlayışındaki değişiklik nedeni, refahın artması ve topluma yayılmasıyla vitray her çeşit mekânda kullanılmaya başlamış ve yaygınlaşmıştır. Konutlarda; pencerelerde, aydınlıklarda, oda bölmelerinde, paravanlarda, duvar panolarında, abajurlarda ve kapılarda yer almaktadır. Fabrikalarda; hizmet binalarında, dinlenme-eğlenme tesislerinde, yemek-oyun salonlarında, yönetici, müdür odalarında yer almaktadır. Otellerde; dış mekân ve aydınlatma panolarında, giriş kapılarında, lobilerde, banyo, yemek, eğlence salonlarında, odaların aydınlatma elemanlarında paravanlarda kullanılmıştır. Ayrıca cami, eğlence yerleri, spor salonları, devlet kurum ve dairelerinde, okullarda, sanat galerilerinde istasyon bekleme salonları gibi yerlerde de kullanılmaktadır. Bunun yanında pek çok alanda; lamba, abajur avize v.s. kullanılarak hayatımızda ışıkla ilgili her alana girmeye başlayarak teknik gelişmelere paralel olarak gündelik hayatımızda giderek çoğalmaktadır. Bu yaygınlaşma, millî sanatlarımıza sahip çıkılması ve popüler olması yönüyle sevindiricidir. Kendimize gelme ve özümüze dönme açısından olumlu gelişmelerdir. Lakin vitray sanatına ilginin yeterli olmadığını, daha da gündemde olmasının ve yaygınlaşmasının gerektiğini belirtmek gerekir. Atalarımıza vefa borcu olarak bu sanata da sahip çıkmamız gerekmektedir.
Konya’da Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde ne kadar kullanılmış? Günümüze ulaşan örnekler neler?
Konya’da Selçuklu ve Osmanlı’dan kalan başlıca mimari eserler; cami, medrese ve türbeler olup bunlarda vitray kullanılmıştır. Selçuklu yapılarındaki cam işlerinin çok iyi geliştiği de pencerelerdeki bazı izlerden anlaşılmaktadır. Bu devir mimarisinde cam abidevi yapılarda binaları aydınlatmaktan ziyade dekoratif bir güzellik veren Filgüzü desenli, alçı pencereler kullanılmıştır. Selçuklularda bu işçiliğe Revzen denilmektedir. Konya ile Beyşehir Gölü batısında Selçuklu Sultanı Alaadin Keykubat yaptırdığı Kubat-Abad Sarayları kalıntılarında, saray odalarını dolduran molozlar temizlenirken, saray pencerelerine ait ve çoğu yuvarlak ve çoğu bombeli pek çok renkli cam parçası bulunmuştur. 1965 yılında Kubat-Abad’ta yeniden yapılan kazılarda yine bol miktarda mavi, yeşil, sarı, kahverengi renklerdeki kalın kenarlı yuvarlak bu cam parçalarının kalın alçı gözeneklere yerleştirilerek vitray halinde sarayı süslemiştir.
Osmanlı’dan kalan Selimiye Camii, Şerafettin Camii ve Kapu Camii’nde alçı pencerelerde vitray kullanılmıştır. Cami mimarisinde pencereleri kapısından büyük olma özelliğiyle bilinen Aziziye Camii’nde nefis vitraylar kullanılmıştır. Mevlânâ Türbesi’nde de vitray örnekleri vardır.