Yeryüzünün en renkli ışık bahçeleri : Kuala Lumpur

kuala

Kuala Lumpur ya da kısaca KL. Malezya’nın en büyük kenti ve aynı zamanda başşehri. 1857’de Gombak ve Klang nehirlerinin birleştiği yerde kurulan şehir, Malayların yanı sıra yoğun oranda Çin ve Hint nüfusunu da barındırıyor. Bu nedenle Kuala Lumpur Malay, İslam, Çin ve Hint kültürlerinin harmanlandığı enteresan bir şehir olarak karşımıza çıkıyor. Kardeş şehirlerinden birisi de Ankara olan Kuala Lumpur, hızla yenilenen ve gelişen bir ivmeye sahip. Dünyanın en yüksek yapılarından biri olan Petronas İkiz Kuleleri Kuala Lumpur’da bulunuyor.

Halkın Malayca konuştuğu ülkede kullanılan dil içinde 500’e yakın kelime, Türkçe’de kullandığımız kelimelerle ortak. Yani hiç Malayca bilmediğiniz halde konuşmalara kulak kesildiğinizde, konuşmanın içeriği ile ilgili bir kanaate ulaşabilirsiniz.

Bundan tam elli yıl önce bir İngiliz sömürgesi iken büyük bir kararlılık ve mücadele ile bağımsızlıklarını kazanan Malezyalılar her senenin 31 Ağustos’unu bağımsızlık ve kurtuluş günü olarak kutluyorlar.

Yola çıktığımda genel geçer bilgilerle dolu zihnimde üç beş katalogdan kalan görüntü kırıntıları vardı. Güzel bir ülke işte o kadar diyordum. İstanbul’dan Singapur hava yolu ile Dubai ve Singapur üzerinden Kuala Lumpur’a vardığımda uçağa bindiğim zamanın üzerinden tam 17 saat geçmişti. Dünyanın en büyük ikiz kuleleri Petronas’ın hemen yanında bir otele yerleşip biraz dinlendikten sonra gözümü açıp şehre baktığımda gördüğüm manzara dünyada eşine az rastlanır bir güzellikteydi: Dünyanın en güzel ışık bahçesi işte gözlerimin önündeydi!

Selamet Datang… Malezya’ya Hoşgeldiniz!

Hava alanında beni karşılayan rehberimden, otel resepsiyonunda görevlilere kadar herkesin güler yüzle telaffuz ettiği ilk cümle buydu: Selamet Datang (Hoşgeldiniz). Selamet kelimesi Arapça’dan Türkçe’mize de giren selamet (mutluluk) kelimesi ile aynı anlama geliyor. Halkın Malayca konuştuğu ülkede kullanılan dil içinde 500’e yakın kelime, Türkçe’de kullandığımız kelimelerle ortak. Yani hiç Malayca bilmediğiniz halde konuşmalara kulak kesildiğinizde, konuşmanın içeriği ile ilgili bir kanaate ulaşabilirsiniz. Ortak kelimeler yüzyıllar önce İslâm’ı Malezya’ya getiren Arap tüccarların kullandıkları bazı kelimelerle beraber, daha sonraki süreç içersinde belli sebeplerle bu topraklara gelmiş Türk askerlerinin halkın diline kazandırdığı kelimelerden oluşuyor.

Başkent Kuala Lumpur, renklerin, doğal güzelliğin ve görkemin şehri. Tayvan Taipei’de yer alan Taipei101 binasının rekoru elinden aldığı güne kadar dünyanın en büyük yapısı Kuala Lumpur’daki Petronas kuleleri idi. En uzun yapı ününü kaybetse de henüz en uzun ikiz kule ünvanını kimseye kaptırmış değil. Toplam 452 metrelik bu ikiz kule, şehrin ruhunu oluşturan bir başyapıt gibi. Henüz 150 yaşında olan Kuala Lumpur şehrini dünyaya tanıtan kuleler, insan zekâsının nerelere varacağının küçük bir işareti. Hiç kuşkusuz bir mühendislik harikası. Kuleleri en güzel, 421 m yükseklikteki Manera Kuala Lumpur TV kulesinden görebilirsiniz. Menara KL, bir tepenin üzerinde bulunduğundan, Petronas Kuleleri’nin de üstünden yükselir. Böylelikle buradan 2 devasa kuleye yukardan bir bakış sağlanıyor. Kuleler bünyesinde, birçok alış veriş merkezi, doğal bilimler müzesi “Petrosains” , bir senfoni orkestrası, bir sanat galerisi ve birçok büro barındırıyor. Kulelerden her biri 76 asansöre sahip, bunların 29 tanesi her seferinde 26 kişi taşıyan çift katlı asansörler. İnşaat için 37.000 ton çelik kullanılan yapıda 32.000 de pencere yer alıyor. Yani anlayacağınız dünyaya 32.000 ayrı pencereden bakabiliyorlar Petronas sakinleri. Bu çeşitlilik ve bu göğe yaklaşma hissi Malay ırkının da karakterini yansıtan bir ipucu gibi. Vizyon sahibi ve iddiaları var. Henüz 50 yaşında genç bir ülke olan Malezya’nın vizyonunu başkent Kuala Lumpur’daki birçok yapıdan, park-bahçeden, insanların sevecen ve sıcak duruşlarından anlayabilirsiniz.

Kulelerden her biri 76 asansöre sahip, bunların 29 tanesi her seferinde 26 kişi taşıyan çift katlı asansörler. İnşaat için 37.000 ton çelik kullanılan yapıda 32.000 de pencere yer alıyor. Yani anlayacağınız dünyaya 32.000 ayrı pencereden bakabiliyorlar Petronas sakinleri.

Bir yıl görülen bir güzel: ‘eye on malaysia’ Gökyüzü mü dediniz?

Malezyalılar gökyüzüyle barışıktırlar çünkü: dünyanın en büyük ikiz kulelerini onlar yaptırmışlardır. Çünkü dünyanın en büyük dönme dolaplarından ilk sıralarda yer alanı Kuala Lumpur’da dönüp durmaktadır. Her gün binlerce ziyaretçisi ile birlikte. Sadece 2007 yılı tanıtım kampanyası için yapılan ve 2008 yılında kaldırılacak olan dönme dolap bir yıl kadar kısa sürecek olan ömrüne rağmen şimdiden başkentin sembolü haline geldi bile. O Malezya’nın gözü, belki de göz bebeği. Tam arkasında biraz uzakta duran Petronas kuleleri ile bir bütünü tamamlıyorlar.

Yeryüzünde cennetten bahçeler ya da kelebek etkisi

Kuala Lumpur’un görülmesi gereken en önemli adresleri arasında Kuş Parkı, Kelebek ve Orkide Bahçesi yer alıyor. Kelebek bahçesinde yeryüzünün en narin en alımlı en naif yaratıkları kelebeklerin bir ressamın elinden çıkmış hissi uyandıran kanatlarının desenleri gezenleri büyülüyor. Yüzlerce tür kelebeği bu bahçede görmek mümkün. Kelebeklerle beraber büyük bir havuzda etkileyici güzellikte yüzen Japon balıklarını da. Kelebekler o kadar güzel ki Malay’ların kumaş boyama sanatı olan Batik’lerin çoğunda onlardan aldıkları ilhamın izlerini görebiliyorsunuz. Kelebekler sizde ‘kelebek etkisi’ yapıyor. Aklınızdan çıkmayan güzellikleri dönüş yolculuğunuzda gözlerinizi kapattığınız anlarda aklınıza geliyor.

Kuş parkı en az kelebek bahçesi kadar ilginizi çekecektir hiç şüphesiz. İnsanoğlunun uçma arzusunu yere inmiş kuşlarla teselli edebileceği bir yer kuş parkı. ‘Bakın onlar insanlar arasında yürüyorlar, en azından bu parkta eşitiz’ diyebilirsiniz. Çünkü doğal ortamlarında asla o kadar yakınında duramayacağınız nadide kuşlar Kuala Lumpur Kuş Parkı’ında küçük bir gölde, ağaçların dallarında ya da ayaklarınız arasında dolaşıyor olacaklar. Sanat harikası kanatlarını eğer nazlı değillerse o gün sizler için açan tavus kuşlarına hayranlığınız kat be kat artacak. Pelikanlar, sülünler, flamingolar, kartallar, papağanlar, deve kuşları, başlıklı güvercinler, guguk kuşu, çoban aldatan, ardıç kuşu, Mynah ve Merbok türü ve rengârenk tüyleriyle tavus, trogon, broadbills, pittas, altın aurioles balıkçıllar, tukan ve güneş kuşları… İsmini ve kendini ne belgesellerde ne de ülkemizde herhangi bir hayvanat bahçesinde görebildiğimiz envai çeşit kuşa dokunma mesafesinde yaklaşabilmek size tarifsiz bir mutluluk verecek. Her iki eşsiz parktan çıkıp yönünüzü gayri iradi bir bahçeye, renklerden bir okyanusa, orkide bahçesine çevireceksiniz.

Henüz 150 yaşında olan Kuala Lumpur şehrini dünyaya tanıtan Petronas İkiz Kuleleri, insan zekâsının nerelere varacağının küçük bir işareti.

Sadece bir tür çiçek için tasarlanmış büyük bir parkı her ülkede görmeniz mümkün değil. Malezya bu alanda özel bir gayret içine girmiş ve ülkesinin iklim şartlarına çok uygun ve ticari değeri çok yüksek olan Orkideler için büyük bir bahçe (park) yapmış. Orkideler narin, cazip güzellikte, egzotik görünüşlü çiçekleri ile bütün dünyada en kıymetli çiçeklerin başında yer alıyor. Bu çiçeklerin uzun ömürlü ve dayanıklı olması kesme çiçek olarak (ticari) değerini de artırmakta. Orkide genelde tropik bölgelerle birlikte güney kutbu gibi sert iklimler hariç bütün iklimlere uyum sağlayan bir çiçek türü. Dünyanın farklı noktalarında toplamda 20.000’den fazla çeşide sahip. Ama Malezya kadar birçok türü bir arada barındıran ve dünyanın orkide ihtiyacına cevap veren bir başka ülke yok. Kuala Lumpur Orkide Bahçesi bünyesinde Dendrobium, Miltonia, Odontoglossum, Vanda, Phalaenopsis gibi ünlü orkide türlerinin de içinde bulunduğu yüzlerce türe ev sahipliği yapmaktadır. Orkide bahçesinde yüzlerce cins orkide ile birlikte birçok renkte japon gülleri gibi tropikal çiçekler de görebilirsiniz.

Alışverişin cazibesi

Kuala Lumpur’un gözde ziyaret yerlerinin başında büyük alışveriş merkezleri de yerini alıyor. Özellikle elektronik ve hediyelik eşya olarak ekonomik anlamda çok uygun ürünler alabileceğiniz mağazaları büyük bir keyifle dolaşabilirsiniz. Az-biraz ‘kültür insanıyım, birkaç büyük albüm kitap alayım,’ derseniz tam yerine geldiniz demektir. Kitap fiyatlarındaki vergilerin ve kağıt fiyatlarının düşüklüğünün sonucu olarak Türkiye’de 300-500 $’a alabileceğiniz prestij kitaplarını Kuala Lumpur’da 100 $ civarında fiyatlara bulabilirsiniz. Aynı oran bilgisayar, fotoğraf makinası gibi ürünler için de geçerli. Büyük alışveriş mağazalarının ücretsiz yüz bakım ve uzak doğu masajları hizmetinden de istifade edebilirsiniz. Masaj demişken Kuala Lumpur’daki masaj salonlarından bahsetmemek olmaz. Kuala Lumpur’da birçok saygın masaj salonunda başta spa masajı olmak üzere el ve ayaklara yapılan refleksoloji masajına kadar çok alternatifli masajlar yaptırabilirsiniz. Yolculuk ve iş yorgunluğunuzu üzerinizden atabileceğiniz en güzel tedavi metotlarından biri kesinlikle bu masajlar.

Meyvelerin şehri

Yemeklere alışamayabilirsiniz ama Kuala Lumpur’un meyvelerine diyecek bir söz bulamayacaksınız. Türkçeleştirdiğimizde Ejderha meyvesi anlamına gelen Dragon fruit, Kuala Lumpur’da yiyebileceğiniz en ilginç meyvelerden biri. Tadı pek şekerli ve lezzetli olmasa da rengi ve şekli çok güzel. Turuncu ve beyaz renklerde olabiliyorlar. Bir diğer meyve rambutan. Püskülü bir kapsülün içinde biraz kaygan bir iç meyveden oluşan, lezzetli bir meyve. Hindistan cevizi özellikle tam olgunlaşmadığı zamanlarda ağacından kutusu ile kopardığınız bir meyve suyu gibi.

Bir kuş cenneti olan KL’de ismini ve cismini ne belgesellerde ne de ülkemizde herhangi bir hayvanat bahçesinde görebileceğiniz envai çeşit kuşa dokunma mesafesinde yaklaşabilmek size tarifsiz bir mutluluk verecek.

Çok besleyici ve tadına alıştığınızda ısrarla içmek isteyeceğiniz bir meyve. Kuala Lumpur’da bizim bir kebap ismimizle aynı adı taşıyan biraz da ilginç bir meyve var: Buryan. Buryan’ın özelliği otellere ve uçaklara sokamamanız. Yani buryan yiyecekseniz pazarda aldığınız yerde kesip yemeniz. Buryan insanı rahatsız eden bir kokuya sahip. Bu koku yedikten sonra da ağızda rahatsız edici bir rayihaya dönüşüyor. Bu kokuya sizin katlanmanız yeterli değil, çünkü meyveyi yedikten sonra etrafa yayılan bir rayihası oluyor. Yemek büyük bir cesaret gerçekten. Ama tadı güzel(miş).

En büyük ayakta buda heykeli Kuala Lumpur’da!

Uzak doğu ülkelerinde bir en büyük, en uzun, en geniş yarışı vardır ki sormayın. Kendi aralarında bir yarışa dönen bu tavır en büyük bina, en hızlı tren, en geniş bahçe şeklinde sürüp gidiyor. Bu mesele bazen dini argümanlar arasında da yaşanıyor. Örneğin Tayland Bangkok’ta en büyük yatan buda heykeli bulunuyor. Kuala Lumpur’da da dünyanın en büyük ayakta buda heykeli yer alıyor. Selangor eyaletinin Batu Caves bölgesinde yer alan bu heykel hemen arkasında yer alan büyük bir dağın içindeki kireç taşı mağarasını hemen arkasına alıyor. Senenin belli günlerinde Budist halkın gelip kendilerini Buda’ya adadıkları festivaller yapılıyor. Mağaraya girmek 272 basamaklı dev bir merdivenden yukarı çıkmakla mümkün oluyor.

Merdeka: Bağımsızlık bayramı

Merdeka Malayca’da bağımsızlık demek. Bundan tam elli yıl önce bir İngiliz sömürgesi iken büyük bir kararlılık ve mücadele ile bağımsızlıklarını kazanan Malezyalılar her senenin 31 Ağustos’unu bağımsızlık ve kurtuluş günü olarak kutluyorlar. Geçmişine, dünyaya ve geleceğe ümitle bakan Malezyalılar, kendi kimliklerini korumak adına taşıdıkları bayraklarını ‘merdeka’ akşamında yeni nesillere emniyetle veriyorlar.

Malezya’ya niçin gidilir?

Ülkenin cazip yönleri arasında renkli festivaller, nefes kesen gökdelenler, sempatik kültür varlıkları, büyüleyici adalar ve kumsallar, etkileyici flora ve faunaya sahip bir milyon yıllık yağmur ormanları sayılabilir. Doğal güzelliğin içinde dinlenebilir, dost canlısı sıcak insanlarla tanışabilir, en güzel otellerde konaklayabilir, şaşırtıcı zenginlikte alışveriş seçeneklerinden yararlanabilir ve lezzetli yemeklerinden yiyebilirsiniz. Özet itibariyle Malezya, orada, biraz uzakmış gibi duran ama aslında çok yakın olan mesafede size kendi sırlarını, gizemli dünyasının kapılarını açmayı bekliyor. Malezya’dan dönerken aklınızda kalacak en güzel görüntü, doğal güzelliği, etkileyici binaları değil, güler yüzlü insanları olacak.

Kuala Lumpur’un görülmesi gereken en önemli adresleri arasında Kuş Parkı, Kelebek ve Orkide Bahçesi yer alıyor. Kelebek bahçesinde yeryüzünün en narin en alımlı en naif yaratıkları kelebeklerin bir ressamın elinden çıkmış hissi uyandıran kanatlarının desenleri gezenleri büyülüyor.

Benzer konular

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir